Tıklayacağımız web sitelerine kim karar veriyor?
Arama motorları bizi manipüle mi ediyor? Bilgiye erişim yolumuzda sansürleniyor muyuz?
Google gibi birçok arama motoru şirketi bize gösterdikleri arama sonuçlarında, kişisel verilerimizi (tarayıcı ve arama geçmişi, platformda kullandığımız uygulamalar ve bu uygulamalardaki tüm hareketlerimizi) kullanarak, tıklama olasılığınızın yüksek olduğunu içerikleri ilk sonuçlarda gösteriyor, arama sonuçlarını manipüle ediyor. Buna “filtre balonu” denmekte.
Filtre Balonu hakkında daha detaylı bilgi için buraya tıklayınız.
Filtre balonu, gündelik davranışlarımızdan tüketim alışkanlıklarımızdan tutun, seçim sonuçları ve diğer siyasi konularda kamuoyunu etkilemek için kullanılabilecek bir tür sansür aslında. “Bu kanıya nereden ulaştınız” diye sorarsanız, Eli Parsier’in TED konuşmasına bir göz atın. Arama motorlarıyla nasıl sansürlendiğimiz aşağıdaki videoda açıklanıyor.
Eli Pariser’in bu TED konuşmasındaki “Bu durum bizi hızlıca internetin bize ne görmemiz gerektiğinden çok neyi görmek istediğimizi gösteren bir dünyaya sürüklüyor” sözünden 12 yıl geçti. Arama motorları ve sosyal ağ platformları internet kullanımını tam da bunu kendileri açısından en verimli hale getirirken, temel dijital ve medya okuryazarlığı süreçlerimizi büküyor, kırıyor, sakatlıyor.
Google’ın tıklamalarımızı nasıl manipüle ettiğini detaylı bir şekilde anlatan bu makaleyi de İngilizcesi olanların mutlaka okumasını öneririm.
2017’de ünlü Birleşik Krallık gazetesi The Guardian, okurlarını post-gerçeklik tartışmalarında sıkça değinilen filtre balonu sorunundan kurtarmak için karşıt görüşten yazılara da yer vermeye başladı. Akademisyen Orhan Şener, Journo’daki haber makalesinde durumu açıklayan bir makale de yayımlamıştı. Konuyla ilgili fikir takibi yapamamıştım ama buna benzer girişimler en azından haber odalarında sürmekte.
Üsküdar Üniversitesi’ndan Araştırma Görevlisi olan Onur Coşkun “Arama Motorlarında Öneri Algoritması ve Filtre Balonu Etkisi: ‘Google Haberler’ Sekmesi Örneği” aslı makalesinde de konuya detaylıca değinmiş. Coşkun makalesinin sonunda şöyle soruyor:
Google’ın haberler sekmesinde SEO yapılandırmasını ve organik trafik verilerini ön planda tuttuğunu düşündürten bu çalışma, haberler sekmesindeki sınırlı kişiselleştirmenin Google’ın politik bir aygıt olarak işlevini de sorgulamamıza neden olmaktadır. Google, farklı kullanıcıların farklı politik zeminlerdeki haberlere ulaşmasını kasıtlı olarak engelleyerek herhangi bir toplumsal konuda kamusal alan oluşumunu yavaşlatmak düşüncesiyle mi hareket etmektedir?
Bilgiye, olgu ve kavramlara sadece herkesin yürüdüğü patikalardan ulaşmak, herkesi tek bir patikaya zorlamak veya herkese farklı yollara sapmadan belirli patikaları zorunlu kılmak medeniyetimizin bugüne kadarki gelişim sürecine set örmüyor mu sizce de?
Bilgi Toplumu, teknoloji, medya ve kültür üzerine yazıların olduğu Malumat’a aşağıda “Subscribe now” butonuna basarak ücretsiz e-posta abonesi olabilirsiniz.
Malumat ve Mehmet Şafak Sarı hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayınız. Malumat’ı aşağıdaki kutucuğa tıklayarak Patreon üzerinden destekleyebilirsiniz.